Açık Mektup

Anlayamadın.

Bu defa mutlu olabilirdin. Güvenebilirdin. Yeniden doğabilirdin. 
Yalansızdım. Ben hep yalansızdım. Gördüğünle ardımdaki çelişmezdi hiç. Kartlarım açıktı. Mutlu edebilirdim. Güvenini kazanabilirdim. Seni ben doğurabilirdim. Yapabilirdim.
Anlayamadın.

Hissedemedin.

Göremedin.

Sen hiç tanımadığın birinden intikam aldın, benden. Niye?

İhtimal vermedin yapabileceklerime. Bir elin bana uzanırken, diğer elinle ittin beni. Savurdun. Sandın ki farksızım diğerlerinden. Sandın ki "ben de" oynuyorum. 
Anlayamadın.

Çok daha acı tecrübelerim de oldu aslında. Bu o kadar acımadı açıkçası. Daha önce de vurulduğum yerden vurdun, oysa alışkınım ben o yanımın kan kaybına, bilemedin. Alışkın olmadığım sendin, bilemedin. İlk kez kendi yaralarımı sarmayı düşünmeden attım ben adımlarımı. İlk kez hiç bilmediğim, hikayesini ağzından dinlemediğim, yaralarını bilmediğim bir adamın yaralarını öpmeye kalktım ben. 
Anlayamadın.

Bazen çok kızıyorum kendime. Nasıl bu kadar saçmalayabildin, hep o ilaçlardan diyorum. En saçma dönemiydi hayatının diyorum. O kadar kızıyorum ki kendime, ve o kadar savunuyorum ki kendimi yorgun düşüyorum sonra kavgamdan. Bu da son dersin olsun küçük hanım, diyorum. 
Hadi şimdi gül halime.
Hadi şimdi yaşadığım travmadan dem vur.
Hadi şimdi de ki "sen sanki çok temizsin."
Hadi şimdi üste çık yine.

Ne farkeder ki.

Dilersen küfür de edebilirsin.
Problem değil.

Anlayamadın.
Ama biliyorsun, neyi anlayamadığını.
Biliyorsun, yanlış yaptığını.

Ama
Anlayamadın işte, anlayamadın anlaman gereken zamanda.

Kızgın mıyım hala? Evet.

Peki neden hala yazıyorum seni? Sana ne?!

Oysa,
Bu defa mutlu olabilirdin. Güvenebilirdin. Yeniden doğabilirdin. 
Yalansızdım. Ben hep yalansızdım. Gördüğünle ardımdaki çelişmezdi hiç. Kartlarım açıktı. Mutlu edebilirdim. Güvenini kazanabilirdim. Seni ben doğurabilirdim. Yapabilirdim.
Anlayamadın.

Hadi şimdi git.
Yalan dünyan seni bekler.