not:

Bazı akşamlar ve de geceler vardır ki, gözün telefonda olur hep.
Haklılığına bok sürdürmeyeceksin ya, sen aramazsın.
Beklersin.
Hatasını anlar da arar diye kendini kandırırsın.
Saat 9 olur, 10 olur .. 1 olur, 2 olur, 3 olur..
Aramaz.
Bilirsin ki aslında o an aklının ucundan bile geçmiyorsundur.
Evet, belki canını sıkmışsındır;
ama senin canının sıkıldığı kadar onunki sıkılmamıştır.

Ev büyüdükçe büyür, odan büyüdükçe büyür,
sen küçüldükçe küçülürsün.
Rüzgara kapılan kapılar çarpar,
sen korkuyla yerinden sıçrarsın.
Yalnızsındır yine, 
zaten sen uzun zamandır hep yalnızsındır.
Seni böyle korkusuz, dik başlı, güçlü bilenler gelir aklına;
ha siktirin lan dersin.
Bok gibi korkuyorum olm işte.
Yalnızlıktan değil belki ama
Kendi kendime yaptığım sohbetlerin hızla artmasından.
Ve gittikçe daha sert olmaktan.

Elin bir kez daha telefona gider sonra,
hayır dersin, hayır,
 içimdeki o kutsal affedici,
o yumuşak başlı kadın
o ölmüş olamaz dersin,
ama
ölmüştür.
telefonun sesini kısar, film izlemeye koyulursun.