öğkkk



Sanırım gece görünüşünü de seviyorum.. Ama burdan, odamdan bakınca, uzaktan yani.. 
Yoksa Buca'nın sevilecek hiç bir yanı yok.. Benim ki gece ve karanlıkta uzaktan görünen ışıklar sevgisi.. 
Mesela ön balkondan da otoban görünüyor.
Uzakta ışıklarıyla uzayıp giden o yolun görünüşüne hastayım.. 
Bazen sabaha kadar oturuyorum..
Bugün de oturacağım.
İnsanın yollara bakıp, yıllardır hiç yol katedemediğini anlaması ise en acısı sanırım.
Ya da acı değil de ince bir sızı diyelim.
Ya da belki de o ince sızı bu gerçekten değil de başka birşeyden kaynaklı bilmiyorum.
Tüm saçmalama kapasitemi bu gece kullanmak istiyorum, tek bildiğim bu.
Kimseye hiç birşey anlatmadan, kimseye sitemde bulunmadan, gönderme yapmadan,
suçlamadan,
küfür etmeden,
genellemeden
...
Eksik bir halka var bir yerlerde. Ne kadar uğraşsam da birleştiremiyorum çemberi.
Bile bile yine de heves ediyorum arada bir.
Çok garip değil mi?
Bir ara vazgeçmiştim, bir buçuk sene önce falandı.
Hayatımın en eğlenceli, en kopuk, en deli, en süper zamanları onlar oldu.
Umrumda olan şeyler : 0 - İşte hayat: 1
Ama aptallık parayla değil. 
Ben mutsuzluktan haz alan bir psikopatım belki de.
Düştüğüm uçurumda hiç bir dalın beni tartmayacağını bile bile düşmenin hazzını yaşamaktansa ara ara tutunmaya çalışıyorum.
Sonra malum: Çaatttt!..

Evet, normal değilim.
Evet, mutsuzum.
Evet, kimseye güvenmiyorum.
Evet, deliyim.
Evet, dinsizim.
Evet, ahlaksızım.
Evet, acıdan haz alıyorum.
Evet, daha önce de söyledim; mutsuzluğum beni mutlu ediyor.
Evet, kendimle bile çelişiyorum.
Evet, bana göre biri yok kainatta.
Evet, her zaman da ben haklı değildim, ben de kalp kırdım, ben de acı verdim.
Evet, en sevdiğim şey hayvan gibi içmek.
Evet, kendimi kaybetmeyi seviyorum.

Evet, tüm bunları gülümseyerek yazıyorum ve gülümserken tekrarlıyorum:
Mutsuzum, mutsuzum, mutsuzum 
ve 
en güzeli de bu. 

Şimdi gidip biraz Muse dinleyeceğim, canım çekti. 
Sonra yine gelip saçmalamaya devam ederim,
gece uzun.