Bella Ciao ya da Çav Bella

   Bu evdeki son yazım bu. Bugün taşınıyorum. Muhtemelen bir sonraki yazıyı İstanbulumda babacığımın evinde yazacağım, çünkü taşınacağım evde internet yok. Ama önce kahvem soğumadan son kez çok sevdiğim balkona çıkmak istiyorum. Güneşin doğuşunu izleyip devam edeceğim.. Ama bu kez kısa kısa, bölük pörçük cümlelerle..

  ..

  Gitmeyi ilk düşündüğüm andan beri hep bu semte ilk geldiğim akşamı hatırlıyorum.

  ..

  Birkaç saattir adeta yalnız değilim evde. Anılarım.. Her baktığım yerde bir tanesi oynuyor..

  ..

  Ne kadar da uzun zaman olmuştu oysa gölgesini görmeyeli..

  ..

  Düşünce akışım şu an o kadar yoğun ki, cümle kurmakta giderek daha çok zorlanıyorum. Ya da bilmiyorum belki de hiçbir şey yazmamalıyım. Birkaç fotoğraf kalmalı sadece bugünden.

..

  O değil de, ben bu duvarları arkadaşım bilmiştim be, kimselere göstermediğim yüzümü, ben bu duvarlara dökmüştüm. Ve o kadar çok ağlamıştım ki sırılsıklam olmuşlardı beni izlemekten.. Sanki bu evden taşınmıyorum da, duvarlarımı terkediyor gibiyim.. Asık suratımla kalınlaştırdığım duvarlarımı..


..

  Kim bilebilir ki, daha mı iyi olur, yoksa daha mı kötü.. Ben de bilemiyorum.. Aslında hissettiğim melankoli değildi bu yazıya başlamadan önce. Neden ve nasıl gelip yerleştiğini bilmediğim bir umut var içimde kaç zamandır.. Günden güne daha da yeşeren. Ama şimdi.. Şu an.. Buradaki son yazıyı girerken.. Yani sanki ben seni 2. kez yok sayıyor gibiyim.. 2. kez sana küsüyor gibi.. 2. kez bırakıyor gibiyim senle kurduğum, adını üzerinden aylar geçene kadar koyamadığım ilişkiyi...

  ..

  Aşk bazen iki kez gelir. Ama doğru, ama yanlış.. Gelir, çok derin bir yere dokunur.. Ama mutlu eder, ama mutsuz..

..

  Aşk da, arkadaşlık da, bugün beni acıtan ne varsa.... Bu son olsun.

  Bu son..





Bella Ciao! ya da Çav Bella!