Artık Nokta Koyma Vaktidir

  Anlatamadıklarımı anlatmak için açmıştım ben blogu. Sonrasında daha az konuşup, daha çok susmaya başlayınca hep başucumda duran arkadaşım oldu. Yazdıklarımın çoğunu sildim zaman zaman. Bazen mutlu olmam rahatsız etti, bazen mutsuz. Genelde saçmaladım zaten. Yıllardır yaptığımdan pek de bir farkı yoktu hani.. Gelmek istediğim yer şu aslında; Bugün uyandığımda binlerce rüya görmüş gibiydim. İçimde heyecan ve korku karışımı bir his. Bir hafta sonra doğum günün dedim. 25 yaş yolun kaçta kaçı ederdi Cahit Sıtkı Tarancı mantığıyla? 35,7 ? Aynaya baktım, fotoğraflardaki o kıza benzemiyorum artık. Çok değil son birkaç senedeki o kıza. Bir insan kendini bu kadar mı bırakırdı? Bu kadar mı çöpe atardı gençliğini, ideallerini? Atmıştım işte. O kadar bakımsızdım, o kadar kilo almıştım ki daha fazla katlanamadım görüntüye. Yatağa döndüm geri. Uyu dedim. Boşver uyu. Gerçekten de insanın en büyük düşmanı kendisi miydi? Sanırım benim öyleydi. Uyumadım ama bu kez, uyuyamadım. İstediğim sadece 25 yaşıma artık daha aklı başında, yere daha sağlam basan, sorumluluklarının altından kalkmaya çalışan, geçmişi, yaşadığı kötü hatıraları bir kutuya koyup yatağının altına itebilmiş genç bir kadın olarak girmek. 24 yaşım çürümeye yüz tuttuğum yaşımken, 25 yaşım tekrar nefes alabilen yaşım olsun istiyorum. Bana kaç zamandır yoldaş olan bu blogsa tüm o saçmalıklarımı not ettiği gibi bunu not etsin istiyorum.
 
  Bugün 17 Kasım Perşembe 2011. Hayata verdiğim 1 senelik ara bugün bitti.