..

  Konuşmak istedim, ama bu defa beceremedim.
  Sadece "Ben kimseye zarar vermek istemedim. Ne sana, ne de bir başkasına. Sadece soyutlanmak istedim, herşeyden." diyebildim. Gerisi sessizlik. Duvarlara baktım. Halıyı inceledim. Ağlamamak için tutmaya çalıştım kendimi. En nefret ettiğim şeydi birinin yanında ağlamak. Ama tutamadım bu kez kendimi. Sen anlattıkça, sen konuştukça aktı gözümden yaşlar. Birşeyler söylemek istedim ama yeterince kelime bilmiyormuş gibiydim yada sanki birşeyler anlatmayı unutmuş gibi. Sen haklıydın. Sen haklıydın ve benim söyleyecek tek kelimem yoktu.
  Ağladın.
  Ağladım.
  Sen yaklaşamıyorum dedin. Yoksun dedin.
  Ben ağladım.
  O an ne denli çekilmez, ne denli lanet edilesi bir insan olduğumu farkettim. Beni çekmek zorunda değildin. Benimle yaşamak zorunda değildin. Bana katlanmak zorunda değildin. Hayaletten bir farkım yoktu ki. Sana bir sürü şey söylemek istedim o an. Anlatmadıklarımı anlatmak istedim. Ama bir kuru "Gitme" diyebildim sadece. Eskiden duvarlarım olduğunu söylemişti biri. Herkesin geçmesine izin vermediğim bir cennetim olduğunu söylemişti. Ben o cenneti yakıp gittim sanırım. Bir daha kimseyi almamak için yakınıma. Arkadaş, eş, dost, sevgili, hiç kimse. Uzak kalmak istedim hayattan. Herkesten, herşeyden uzak. Kendimden bir kez daha nefret ettim o an. Kimin, neyin intikamını kimden alıyordum ben böyle! Sanıyordum ki sade kendime eziyet ediyorum. Benimle birlikte kaç kişi birden eziyet çekiyormuş meğer. Hiçbirini söyleyemedim sana ama.
  Ağladın çünkü.
  Ağladım çünkü.
  Sen tanıdığın beni, gerçek beni istiyordun sadece. Fazlası değil.
  Ben de sen gitme istiyordum sadece. Fazlası değil.
  Neler yaşadığımı, nelerin üstesinden geldiğimi söyledin. Bunu yine yapabilirsin dedin.
  Kalıyorsun o zaman dedim.
  Yapacaksan kalırım dedin.
  Sonrası uzun uzun sarılıp, ağlamaya devam eden 2 kişi.

  Bir de sanırım birnevi sıkı yönetim..