"Biraz Sessiz Ol; Seni Duyacaklar"

   
   Tam uyumaya hazırlanıyordu ki, yağmur başladı. Üşenmedi kalktı. Perdeleri açtı, ardından pencereyi. Lambayı söndürdü. Sigara içmek için bundan güzel zaman yoktu onun için. Bir sigara yaktı. Ardından bir tane daha. Telefonun ucundaki bahsettikleriyle onu gülümsetti. Derken aklına hiç aklından çıkmayan düştü. Bu nasıl mümkün olabilirdi ki? Neyse, dedi; konu bu değil. Açtı tekrar okudu son cümleleri. Yüzü tekrar düştü. Hala pencerenin önündeydi. Birden üşüdüğünü farketti. Üşüdüğünü birden değil, birden üşüdüğünü. Yine de ayrılmadan pencerenin önünden, inadına daha çok üşüdü. Uyumalı dedi, sonra. Her şey anormaldi, her zamanki gibi hiçbir şey normal değildi. Yatağa girmesiyle birden bir ağlama geldi. Gökyüzüne mi özenmişti? Hayır. Çok özlemişti. Gökyüzünü neden özlesin! O hep oradaydı zaten. Çok özledim ama, çok özledim derken, birden, aniden, olmaz dedi. Böyle olmaz. Zaten hiç düşünmeden alırdı kararlarını. Eğer düşünürse, hiçbir şey yapmazdı çünkü. Ardı ardına birkaç cümle sıraladı. Bekledi. Sonra birkaç tane daha. “Ne söyleyebilirim ki” dedi beklenen. “Özledim” diyebilirdi. Demedi. “Kendine iyi bak” demek düştü ona da. “Sen de..” dedi beklenen. Sonunda iki noktasıyla bir “sen de”. Oysa o cümlenin sonuna nokta yakışırdı. 


   Düşünmeden kopardı attı onu gerçeğe bağlayan kabloları. Birkaç kişiye bir telefon numarası bıraktı. Sonra yatağa girdi. Sonra yatağa gökyüzü girdi. Sonra yatağa yağmur bulutları. Yağmur ormanları... Yağmur olup yağdı sonra yatağa. Bir saat mi, hayır iki de değil, üç saat yağdı. Ara ara sigara yaktı. Yağmur sağanaktı, ama sigarayı bile söndüremedi. Ağırlaşan yaprakların arasından bir sahne seçti, birkaç da fotoğraf. 3 dk.lık sahne döne döne oynarken, fotoğraflara yağmur yağıyordu. Sonra... Sonra nihayet dindi. En son ne zaman böyle yağmıştı, tabii ki hatırladı. 2 seneden biraz fazla. Bir tek bunu düşündü. Hayır, yalan söylüyorum, bir şey daha düşündü. Onun o anlarda ne yapıyor olabileceğini. Uyuyorsa, rüyasında ne görebileceğini. Rüya görürken, nasıl görüneceğini. Yine kendini mi kandırıyordu? Belki de o böyle yağarken, beklenen, bir sevişmenin tam da ortasındaydı. Bir nevi o da yağıyordu. Bunu düşünüp, bir sigara daha yaktı, onun zevk sigarasını. Fakat nasıl olduysa birden çakmağı düşürdü, ormana değil, onun yatak odasına. Kendi kendine söylendi:



   Biraz sessiz ol, seni duyacaklar.