Bu Filmi Buraya Not Düşmesem Çatlardım, evet. : 25th Hour

 
  Ben film eleştirmeni değilim. Yaptığım yorumlar bok gibi, evet. Ama burası benim dünyam ve dünyama not düşmek istediğim bir film daha izledim az önce: 25th Hour.
  Edward Norton. Düşünüyorum da şu ana kadar hiçbir filminden sonra "Performansı vasattı" demedim. Hep "Süperdi." diye bitiriyorum filmlerini. Yine öyleydi. Ve bu filmle emin olduğum birşey daha oldu onunla ilgili: Edward tatlım, muhtemelen sen dayak yemenin ve şizofrenik tavırların en çok yakıştığı hatta tek yakıştığı adamsın. Edward'a övgülerim bittikten sonra filmde iki müthiş bölüm olduğunu söylemek istiyorum. Biri Edward'ın herkesi "Fuck you" cümlesinin belirtili nesnesi belleyerek bellemesi (o nasıl bir cümle olduysa artık:) ), diğeri de babasının filmin sonunda yaptığı konuşma. Birkaç yerde gözlerimi yaşarttılar. Ayrıca bir ara sıkılmaya yüz tutmuştum filmden, lakin bitirdiğimde o hissin çoktan kaybolmuş olduğunu farkettim. Ayrıca bir ara bayağı korktum filmin gidişatından. Herifin ağzına sıçacaklar görüyor musun diye babannemvari bir yorum bile yapmıştım. İzlemek isteyenler olur belki diye daha fazla konuşmayacağım, evet. Son olarak aklımda kalan cümlelerden birini yazmak istiyorum. Şu an sizin için hiçbir anlam ifade etmeyecek belki ama, filmi izlediyseniz ya da izleyecekseniz filmin sonunda ya da işte belki benzer şeyler yaşadıksa sizinle -bir yerlerden az çok benzer- size de birşeyler ifade edebilir:

  "Nerdeyse hiç gerçekleşmeyecekti. Bu yaşam nerdeyse hiç gerçekleşmeyecekti."