Gülümse!

  Doğum günümden bir gün önceki düşüncelerim malum. Buraya yazdığım gibi, dün saat 5 gibi sessizce kapıyı çekip çıktım dışarı. Keşke hayatın da kapısını böyle çekip çıkabilseydim diye düşündüm. Durağa vardığımda telefonum çaldı. Aynı anda bir de otobüs geldi. Telefonun sesinden kaçar gibi atladım otobüse. Neydi? Alsancak mı? Konak mı? Bilmiyorum. Ama telefonum ısrarlıydı. Açtım. Ev arkadaşım "Markete mi gittin" dedi. Tabii evcil hayatıma öyle alışmış ki dışarı çıkacağımı düşünemedi. Hayır, dedim. Bir an duraksadı, şaşırdı zaar. Nereye dedi. Biriyle görüşeceğim işim var dedim. Tamam, yumuşatıcı al diyecektim de neyse o zaman dedi. Kapattım telefonu.Verdiğim cevap aklıma takıldı ama. "Biriyle görüşeceğim." Biri..Bir arkadaş. En yakın arkadaşım. En kadim dostum: Kendim! Kendimle buluşmak için çıkmıştım evden! Birlikte 25. doğum günümü geçirmek için! Ama nereye gittiğime dair bir fikrim yoktu hala. Bornova? Alsancak? Zaten kaç seçeneğin vardı ki bu şehirde. Bornova'da karar kılıp, aktarma yapmak üzere otobüsten indim.
  Dışarı çıkmak için en berbat saati seçmiştim yalnız. Okul çıkış saati. Bütün Dokuz Eylül otobüslerde. Ayakta tıkış tıkış giderken, bir ses çalındı kulağıma. Tanıdık bir ses. Z...? Otobüse bakındım ama göremedim kimseyi. O mu değil mi, o mu değil mi diye düşünürken, konuşmasına odaklandım. Ne duyayım:
  "Bugün memento'nun doğum günü. Saat 11 gibi onlarda toplanacağız. A... aradı beni de. Evet. Bla bla bla.."
   !!!
   O hala telefonda konuşurken başında bittim:
  "Aa akşam bize mi geliyorsunuz?" dedim, sırıta sırıta :) Tabii çocuk şok!
  "Tamam, memento yanımda şu an sonra konuşuruz."
  O an o suratın fotoğrafını çekmeyi çok isterdim! :)

  Kendimle Bornova'da birkaç saat geçirip, ufak tefek birşeyler alıp eve döndüm. Herkes sürpriz bozulduğu için sinir oldu ama halbuki o otobüste duyduklarım bana cidden çok güzel bir sürpriz olmuştu! :) Unutulmak isterken, hatırlanmak insanı duygulandırıyor. Biraz da suçlu hissettiriyor ne yalan söyleyeyim. Beni sevdiklerini çok iyi biliyorum aslında. Ben de onları çok seviyorum. Çoğuyla bu 5. yılım. Ama, ama işte sadece ben pek iyi değilim. Benim küçük erkek kardeşim -bu arada tipini görseniz bu mu küçük erkek kardeş dersiniz. Uzun saçlı, sakallı, dövmeli ve dövmeci kendisi. Ama benim küçük erkek kardeşim o!- gelirken gitarını da getirmiş. O kadar güzel bir geceydi ki.. Şarabın dibine vurdum. Ve 25. yaşıma çok süpersonik girdim. Fotoğrafları görseydiniz anlardınız! Gelen herkesi kucağıma oturtup fotoğraf çektirdim:) Özellikle erkek arkadaşlarımın kucağımdaki hallerini görseydiniz, gülmekten yarılabilirdiniz. Bir de benim kötü bir huyum var. Sevdiğimi ısırıyorum. :) Birkaçını ısırdım yine:) Ama bu sefer intikamları acı oldu. Biri beni tuttu, 2 kişi 2 kolumu ısırdı. Şu an sağ kolum simsiyah:) Ama gecenin bombası kesinlikle üstünde 25 değil de 20 yazan mumların olmasıydı! Daha önce hiç bu kadar hislendiğimi hatırlamıyorum!!! Velhasıl çok mutlu ettiler beni. Bazen onlardan kaçmaya kalktığım için utanıyorum. Ama bilsinler ki, hepsini aslında çok seviyorum. Benim kaçtığım onlar değil, benim kaçtığım hayat.
 
  Saygılar efenim..